Hacı Ali GÜNEÇIKAN
Köşe Yazarı
Hacı Ali GÜNEÇIKAN
 

Onikişubat’ta Karıncalar Gibi Çalışıp Devler Gibi İz Bırakmak

Çocukların kalemi, gençlerin umudu, pehlivanların teri… Onikişubat’ta geleceğe iz bırakan çalışmalar.. Kimi zaman şehirlerin ruhunu sadece binalar, yollar ya da köprüler değil; çocukların sevinç çığlıkları, gençlerin umut dolu bakışları ve asırlardır devam eden geleneklerin gücü belirler. İşte Onikişubat’ta son günlerde yaşananlar da tam olarak bu ruhu yeniden hatırlatıyor: Eğitimde, sosyal hizmetlerde ve kültürel mirasta aynı anda filizlenen bir seferberlik… Şehit Hakan Akdere Gündüz Bakımevi’nde başkan Toptaş ve çocukların eliyle çalınan o ilk zil, sadece bir eğitim-öğretim yılının başlangıcı değildi. O zil, bu şehirde ilk kez bir belediyenin eliyle hayata geçirilen gündüz bakımevinin, geleceğe açılan kapısıydı. Başkan Hanifi Toptaş’ın ifadesiyle, “Onikişubat’ta sadece yollar değil, çocukların mutluluğu da inşa ediliyor.” Velilerin gözlerindeki huzur, miniklerin heyecanı, öğretmenlerin özverisi… Bunlar, şehrin geleceğine atılan en kıymetli imzalar. Şehit Hakan Akdere’nin adını taşıyan Gündüz Bakımevi ise sadece bir kreş değil, adeta “beş yıldızlı” bir eğitim yuvası. Fiziki şartları, donanımlı eğitim kadrosu ve sağladığı imkânlarla özel kurumların bile ötesine geçen bir kalite sunuyor. Böylece hem şehidimizin hatırası yaşatılıyor hem de çocukların geleceğine en değerli yatırım yapılıyor. Çünkü mutlu çocuk demek, mutlu bir Onikişubat demek. Şehrin merkezinde böylesine bir umut yeşerirken, kırsaldaki 7 bin çocuğa ulaştırılan kırtasiye setleri de aynı hikâyenin devamı aslında. Çünkü eğitimde fırsat eşitliği, sadece kanun maddelerinde yazan bir ideal değil; kırsal köy okullarında defterini, kalemini sevinçle teslim alan çocukların yüzlerindeki gülüşte hayat bulan bir gerçek. Başkan Toptaş’ın “en dezavantajlı bölgelerdeki çocuklarımızı yalnız bırakmıyoruz” sözü, işte bu yüzden sıradan bir açıklama değil, samimi bir gönül vaadi. …../…… Ve bir başka gün, Hartlap Er Meydanı’nda binlerce insanın alkışları arasında pehlivanların mücadeleleri… İran’dan, Gürcistan’dan gelen yiğitlerle Kahramanmaraşlı pehlivanların omuz omuza, diz dize verdiği o sahne… Bu sadece bir spor müsabakası değildi. Bu, yiğitliğin, mertliğin, kardeşliğin yeniden hatırlandığı, bir milletin kadim hafızasının yeniden diri tutulduğu bir törendi. Başkan Toptaş’ın “Güreş, gücün olduğu kadar ahlakın da er meydanıdır” sözünü dinlerken, aslında bir belediye başkanının şehrin kültürel kimliğine nasıl sahip çıktığını gördük. Bütün bu tabloyu bir araya getirdiğimizde; gündüz bakımevinde çocukların gülüşü, köy okullarında dağıtılan defterlerin sevinci ve er meydanında dökülen alın teri aslında aynı mesajı veriyor: “Onikişubat’ta güzel şeyler oluyor.” Bir şehir sadece asfaltla, betonla değil; çocukların hayalleriyle, gençlerin umutlarıyla ve geleneklerin coşkusuyla büyür. İşte bu yüzden Onikişubat’ın hikâyesi, bugün Türkiye’nin birçok yerine örnek olacak bir hikâyeye dönüşüyor. Ve biz yazarlar, gazeteciler, bu hikâyeyi sadece aktarmıyoruz; aynı zamanda şehrimizin belleğine not düşüyoruz. Bu şehir, yeniden dirilişini hem kalemle hem alın teriyle yazıyor. Necip Fazıl’ın dediği gibi; “Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.” Onikişubat’ta bugün gördüğümüz manzara da tam olarak bu… Karıncalar gibi çalışan bir iradenin, devler gibi iz bırakan eserler ortaya koyması. Ne dersiniz? Güzel şeyler oluyor, değil mi? Bir sonraki, güzel konumuz Hayırsever Milletvekilimiz Zuhal Karakoç'la ilgili yazımız olacak inşallah..
Ekleme Tarihi: 14 Eylül 2025 -Pazar
Hacı Ali GÜNEÇIKAN

Onikişubat’ta Karıncalar Gibi Çalışıp Devler Gibi İz Bırakmak

Çocukların kalemi, gençlerin umudu, pehlivanların teri… Onikişubat’ta geleceğe iz bırakan çalışmalar..

Kimi zaman şehirlerin ruhunu sadece binalar, yollar ya da köprüler değil; çocukların sevinç çığlıkları, gençlerin umut dolu bakışları ve asırlardır devam eden geleneklerin gücü belirler. İşte Onikişubat’ta son günlerde yaşananlar da tam olarak bu ruhu yeniden hatırlatıyor: Eğitimde, sosyal hizmetlerde ve kültürel mirasta aynı anda filizlenen bir seferberlik…

Şehit Hakan Akdere Gündüz Bakımevi’nde başkan Toptaş ve çocukların eliyle çalınan o ilk zil, sadece bir eğitim-öğretim yılının başlangıcı değildi. O zil, bu şehirde ilk kez bir belediyenin eliyle hayata geçirilen gündüz bakımevinin, geleceğe açılan kapısıydı. Başkan Hanifi Toptaş’ın ifadesiyle, “Onikişubat’ta sadece yollar değil, çocukların mutluluğu da inşa ediliyor.” Velilerin gözlerindeki huzur, miniklerin heyecanı, öğretmenlerin özverisi… Bunlar, şehrin geleceğine atılan en kıymetli imzalar.

Şehit Hakan Akdere’nin adını taşıyan Gündüz Bakımevi ise sadece bir kreş değil, adeta “beş yıldızlı” bir eğitim yuvası. Fiziki şartları, donanımlı eğitim kadrosu ve sağladığı imkânlarla özel kurumların bile ötesine geçen bir kalite sunuyor. Böylece hem şehidimizin hatırası yaşatılıyor hem de çocukların geleceğine en değerli yatırım yapılıyor. Çünkü mutlu çocuk demek, mutlu bir Onikişubat demek.

Şehrin merkezinde böylesine bir umut yeşerirken, kırsaldaki 7 bin çocuğa ulaştırılan kırtasiye setleri de aynı hikâyenin devamı aslında. Çünkü eğitimde fırsat eşitliği, sadece kanun maddelerinde yazan bir ideal değil; kırsal köy okullarında defterini, kalemini sevinçle teslim alan çocukların yüzlerindeki gülüşte hayat bulan bir gerçek. Başkan Toptaş’ın “en dezavantajlı bölgelerdeki çocuklarımızı yalnız bırakmıyoruz” sözü, işte bu yüzden sıradan bir açıklama değil, samimi bir gönül vaadi.
…../……
Ve bir başka gün, Hartlap Er Meydanı’nda binlerce insanın alkışları arasında pehlivanların mücadeleleri… İran’dan, Gürcistan’dan gelen yiğitlerle Kahramanmaraşlı pehlivanların omuz omuza, diz dize verdiği o sahne… Bu sadece bir spor müsabakası değildi. Bu, yiğitliğin, mertliğin, kardeşliğin yeniden hatırlandığı, bir milletin kadim hafızasının yeniden diri tutulduğu bir törendi. Başkan Toptaş’ın “Güreş, gücün olduğu kadar ahlakın da er meydanıdır” sözünü dinlerken, aslında bir belediye başkanının şehrin kültürel kimliğine nasıl sahip çıktığını gördük.

Bütün bu tabloyu bir araya getirdiğimizde; gündüz bakımevinde çocukların gülüşü, köy okullarında dağıtılan defterlerin sevinci ve er meydanında dökülen alın teri aslında aynı mesajı veriyor: “Onikişubat’ta güzel şeyler oluyor.”

Bir şehir sadece asfaltla, betonla değil; çocukların hayalleriyle, gençlerin umutlarıyla ve geleneklerin coşkusuyla büyür. İşte bu yüzden Onikişubat’ın hikâyesi, bugün Türkiye’nin birçok yerine örnek olacak bir hikâyeye dönüşüyor.

Ve biz yazarlar, gazeteciler, bu hikâyeyi sadece aktarmıyoruz; aynı zamanda şehrimizin belleğine not düşüyoruz. Bu şehir, yeniden dirilişini hem kalemle hem alın teriyle yazıyor.

Necip Fazıl’ın dediği gibi;
“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.”

Onikişubat’ta bugün gördüğümüz manzara da tam olarak bu… Karıncalar gibi çalışan bir iradenin, devler gibi iz bırakan eserler ortaya koyması.

Ne dersiniz? Güzel şeyler oluyor, değil mi?

Bir sonraki, güzel konumuz Hayırsever Milletvekilimiz Zuhal Karakoç'la ilgili yazımız olacak inşallah..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.