Kahramanmaraş’ta esnaf odaları seçimleri yaklaşırken, bazı isimler var ki, onlar için yarışa girmek değil, yarışta yerlerini sağlama almak konuşulur. Kasaplar Odası Başkanı Mehmet Uyduran da bu isimlerin başında geliyor.
Duayen gazeteci Mehmet Fiskeci’nin öncülüğünde, Başkan Mehmet Uyduran’la birlikte bir grup gazeteci dostumuzla meşhur Maraş Paça’da bir araya geldik. Sıcak çorbanın buharı yükselirken, ortam serindi, masada samimi ve dostane bir hava hâkimdi.
2018’de göreve geldiğinde, kasap esnafı adına yeni bir sayfa açılmıştı. Sadece bir başkan değil, aynı zamanda mesleğin içinden gelen biri olarak, eti bilen, teraziyi bilen, rızkın bereketini bilen bir adamdı. O gün bismillah dedi, bugün ise üçüncü dönemi için yeniden “hazırım” diyor. Bizce de hem hakkı hem zamanı.
Açık konuşalım dostlar… Bu dönem Mehmet Uyduran’ın karşısına çıkacak bir rakip var mı? Bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var: Aday olmak ayrı, karşısına dik durmak ayrı meziyet ister. Çünkü bu adam iki dönemdir lafla değil, işle konuştu. Pandemi oldu, esnaf nefes almakta zorlandı — Uyduran sahadaydı. Deprem vurdu, şehir yerle bir oldu — Uyduran yine sokaktaydı.
Kolay değil… Bu şehirde herkesin kaçtığı anda meydanda kalmak, kolay değil. Ama o kaçmadı, durdu. Hatta ayakta durmakla da yetinmedi, başkalarının da elinden tuttu. Onun içindir ki bugün birçok kasap, dükkânında hâlâ ışık yakabiliyorsa, biraz da Uyduran başkanın emeği var.
Uyduran, mesleğin içinden gelen bir adam. Deyim yerindeyse “eti bilen adam.” Bugün masasına oturduğunuzda size sadece projeleri anlatmaz; bıçağın nasıl tutulacağını da, terazinin nasıl ayarlanacağını da gösterir. Çünkü onun tecrübesi raflarda değil, tezgâhın arkasında, ocakta, dükkân önünde pişmiş bir tecrübedir.
Ve işin güzel tarafı: Uyduran bu işi bir ticaret değil, bir “dava” olarak görüyor. “Kasaplık bizim aile mirasımızdır” diyor ya… İşte o cümle aslında bütün bu hikâyeyi özetliyor. Herkesin makam peşinde koştuğu yerde o meslek onurunun, esnaf dayanışmasının ve helâl kazancın izini sürüyor.
2026 için müjdelediği modern mezbaha projesi de işin cabası… Şehrin ihtiyacı olan hijyenik, denetimli, kamuya ait bir kesim merkezi artık sadece bir hayal değil. Uyduran, bu iş için Fırat Görgel’le teması kurmuş, sözünü almış, takvimi belirlemiş.
Bugün özel mezbahalarda kesim yaptırmak isteyen kasapların karşılaştığı fahiş fiyatlar herkesin malumu. O nedenle kamuya ait bir mezbaha, yalnızca esnafa değil, vatandaşa da nefes aldıracak. Yani bu yatırım yalnızca kasabın değil, Maraş’ın tamamının işine yarayacak.
Mehmet Uyduran bugün “bir dönem daha” diyorsa, inanın ki ne koltuk aşkından ne de vitrin hevesinden söylüyor. O, başladığı işi tamamlamak isteyen bir ustanın sabrıyla konuşuyor.
Şimdi “tamam” demek, kasaplık mesleğinin daha ileriye taşınması demek.
Şimdi “devam” demek, helâl ticaretin, emeğin ve esnaf dayanışmasının ayakta kalması demek.
Velhâsıl dostlar, bu seçimde Mehmet Uyduran varsa, terazinin kefesi dengededir. Geriye tek şey kalıyor: Esnafın o dengeye sahip çıkması…
Gelelim suya… Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel ve Vali Mükerrem Ünlüer, KASKİ Genel Müdürü Necati Çalık ve ekibi, Kılavuzlu İçmesuyu İletim Hattı’nda sahadaydı. “1 Ağustos 2025 itibarıyla testlere başlanılmıştı, nihayet o su verildi, birkaç gün içinde sorunlu mahallelere kesintisiz su verilir inşallah..Bu tarih netliği kıymetliydi. Çünkü şehir, muğlak tarih değil; takvimde yeri olan söz istiyordu. Bir kaç güne şu sıkıntımız tamamen çözülür diye düşünüyorum. Helal olsun başkan Fırat Görgel ve ekibine, alkışlıyorum..
Suyun siyaseti olmaz denir; doğrudur, ama suyun ihmali olur. Test demek, işin ciddiyetidir: Basınç, debi, kaçak, enerji… Hattın “ben oldum” demesi için laboratuvar kadar sahaya da kulak gerekir. Eğer bu hat, planlandığı gibi devreye girerse, Maraş’ın uzun yaz akşamlarında “su geldi mi?” mesajları yerini çocukların sokak gülüşüne bırakır. Suyun sesi kesilince evde kavga büyür; su gür akınca hayat yumuşar. Şehir idaresi, tam da bu yumuşamayı temin etmek için var.
İnşallah iki güzel konumuzda yüzleri güldürecek, inancımız tam.