Yangın…
Yalnızca ormanı yakmaz. Hafızayı yakar, aklı, vicdanı, yüreği yakar. Ve bazen, sadece toprağı değil, gerçeği de küle çevirir.
Geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesinde, Çamlıbel ve Çakırdere kırsalında yaşanan orman yangını, gökyüzüne yükselen siyah dumanlarıyla sadece bir doğa felaketi değil, aynı zamanda bir bilgi yangınına da dönüştü. Sosyal medyada dolaşan asılsız iddialar, kamuoyunu karartmaya çalışan kör propaganda, gerçeğin üstünü külle örtmeye kalktı.
Ama unutmamalı..Gerçeğin külü olmaz, gerçeğin küllerinden yeniden doğar milletin iradesi.
Bir çam ağacının çıtırtısıyla başlar yangın; ama ardından sessizce yanar o toprağa emek veren ormancı, teriyle mücadele eden yangın işçisi, gözünü kırpmadan helikoptere binip alevin üzerine süzülen pilot…
Yangının çıktığı her noktada “uçak yok, müdahale gecikti, hep çam dikiliyor, nasıl olsa imara açılacak” gibi sloganvari iddialar ses buluyor. Oysa Türkiye, 2025 itibarıyla 27 yangın uçağı, 105 helikopter, 14 İHA ve 6 bine yakın kara aracıyla Avrupa’nın en donanımlı filolarından birine sahip. Tespit süresi 2 dakikaya, ilk müdahale süresi 11 dakikaya inmiş durumda. Ve bu başarı sadece sayılarla değil, canla, cesaretle, koordinasyonla kazanılıyor.
Bazıları hâlâ “yanan yerlere neden meyve ağacı dikilmiyor” diye soruyor. Oysa kızılçam, bu coğrafyanın kendini yenileyen mucizesidir. Yangından sonra kozalaklarını açar, tohumlarını toprağa bırakır. İlk yağmurla birlikte yeniden doğar.
Her yıl 500 milyon fidan ve tohum toprakla buluşturuluyor. Yalnızca Manavgat’ta, yalnızca bir yangından sonra 15 milyon fidan dikildi. Bu bir sembol değil, seferberliktir. Bu bir tabela değil, vefadır.
Kahramanmaraş’taki yangında havadan 4 helikopter, karadan 74 arazöz, 25 su tankeri ve yüzlerce personel görev aldı. Ekipler, saatlerce alevlerin içine yürürken, bir başka cephede dezenformasyonla mücadele edildi. “Niye müdahale edilmiyor?” diyenler, termal kamerayla gözün göremediğini görmeye çalışan o sessiz kahramanları duymuyordu.
Oysa bilmek gerekir..Yangınla mücadele, bir sosyal medya paylaşımıyla değil, sahadaki koordinasyonla kazanılır.
Bu ülkenin ormanı da çoktur, ormancısı da. Eksiği vardır elbet, sistemin iyileştirilmesi gereken yanları da vardır. Ancak bu ülkenin kurumları, helikopteri piste iner inmez personelin yanına su taşıyan köylüsü, alevin içine yürüyen gönüllüsü, sabaha kadar telsiz başında nöbet tutan şefi vardır.
Yangını söndürmek kadar, iftirayı da söndürmek gerekir. Çünkü bazen en tehlikeli yangın, yanlış bilgidir.
“Ormanı yakanla, umudu yakan arasında fark yoktur,” der bir bilge.
Bu büyük sınavın başarıyla atlatılmasında en büyük pay, geceyi gündüze katan, sahayı bir an olsun boş bırakmayan yönetici iradeye aittir. Başta Kahramanmaraş Valisi Sayın Mükerrem Ünlüer, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fırat Görgel, İl Jandarma Komutanı Ali Gemalmaz, Onikişubat Belediye Başkanı Sayın Hanifi Toptaş ve Orman Bölge Müdürü Yusuf Karartı olmak üzere süreci uykusuz ve büyük bir kararlılıkla yöneten tüm kriz yönetim ekibini yürekten kutluyoruz. Sadece yönetmediler; sahada, omuz omuza, alevlerin tam karşısındaydılar.
Yangının kontrol altına alınmasında katkı sunan her bir görevliyi, gönüllüyü, muhtarı, sağlıkçıyı, itfaiyeciyi, ormancıyı, jandarmayı, belediye personelini ve dua ederek bekleyen tüm vatandaşlarımızı ayrı ayrı tebrik ediyoruz. Yeşil Vatan’a sahip çıkmak sadece kurumların değil, bir milletin meselesidir. Kahramanmaraş bir kez daha bu birlik ruhuyla küllerin arasından dimdik çıkmayı başarmıştır.
Ormanı yakanları yargılayan bir devlet var. Ama umudu yakanlara karşı da dik duran bir millet var.
Ve bu millet biliyor ki…
Yeşil vatan, yalnız ağaçla değil, doğruyla, emekle ve gerçekle korunur..
Yeşil vatan için kalemimiz, millet için yüreğimiz hep hazır!