Baştan söyleyim. Aslında Orman yangınlarıyla mücadele eden Kahramanların olduğu bir kuruma eleştirisel yazı yazmak içimden gelmiyor. Ateş savaşçılarını yüreklerde ayrı bir yere koyuyorum. Allah yardımcıları olsun.
Kahramanmaraş’ta Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait yapımı devam eden bina ve lojmanlarda çıkan yangın, yalnızca bir binayı değil, aklımızı da kül etti. Dört katlı ahşap lojman binası, rüzgârın da yardımıyla alev alev yanarken, betonarme binanın çatısı da nasibini aldı. Helikopterler havadan, ekipler karadan müdahale etti, yangın saatter sonrası kontrol altına alındı. Neyse ki can kaybı olmadı ama akıllarda çok daha ağır sorular kaldı.
Niçin Ahşap, Kim Karar Verdi ?Geçtiğimiz yıl, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katıldığı toplantı ile açıklanmıştı..O gün sorulması gereken soru şuydu: milyonluk lojmanlar yapılsın mı dendi, yoksa üç yıl boyunca hiçbir lojman yapılmaması yönünde alınan karar mı vardı? Eee, şimdi deprem bölgesi diyecekler ve böylece tüm sorumluluklardan arınacaklar mı? yani..
Milletvekili lojmanları bile yıllar önce kaldırılmışken, Orman Genel Müdürlüğü’nün merkezde 5-6 milyona ahşap lojman yapması nasıl izah edilir? Bu şehirde bir dal koparan vatandaşa tonla ceza kesen kurum, yangına karşı en dayanıksız malzemeyle konut yapıyor. Estetik mi dediniz? Buyurun, Bolu Kartalkaya’daki ahşap kaplamalı tesis de çok estetikti, yanıp kül oldu. Demek ki ders alınmamış.
İhalenin Hikâyesinde Mercedes-Şahin Meseleside var.. İhale sürecinde uzmanların olumsuzlukları dile getirdiği, ancak “Ben size Mercedes diyorum, siz Şahin olsun diyorsunuz” anlayışıyla karar alındığı iddiaları konuşuluyor, duyumlar böyle. Mercedes benzetmesinin, yangın karşısında nasıl bir kül yığınına dönüştüğünü şimdi hep birlikte gördük. Milyonluk projeler, kamu kaynakları ve güvenlik tedbirleri böyle mi planlanmalıydı?
Orman Genel Müdürlüğü’nün sorumluluk alanı elbette ormanlar. Ama ormanlar “bizim.” Bir kamu binası da bizim, o binada harcanan her kuruş da bizim. Ülkemiz, orman yangınlarıyla boğuşurken bir de böyle ihmallerle uğraşmak zorunda değil. Bu yangın, sadece bir bina yangını değil; aklın, sorumluluğun ve liyakatin de yangınıdır.
Bu noktada mesele sadece “yangın çıktı, söndürüldü” meselesi değil. Başta genel müdür ve bölge müdürü olmak üzere sorumluların görevden alınması, soruşturmanın en şeffaf şekilde yürütülmesi gerekiyor. Çünkü bu sadece bir yangın değil, kamu vicdanının yandığı bir olaydır.
Yangınlar söner, küller savrulur. Ama ders çıkarılmazsa, aynı ateş başka yerleri de yakar. Güzel ülkemin ormanları, kurumların mülkü değil; bu milletin ortak emaneti. Ve emanete ihanetin faturası, sadece yanan binalar değil, yitirilen güven duygusudur.
Bakalım üstü nasıl kapatılacak!