Bir çiftçi ıssız bir bölgede iki öküzü ile tarlasını sürüyor.
Çiftçi bir müddet tarlayı sürdükten sonra olduğu yerde öküzlerini dinlenmeye alır. Kendisi de bir ağacın gölgesine geçer.
Çiftçinin öküzlerini çalmaya niyetlenen iki hırsız, öküzlerini dinlenmeye alıp gölgede oturan köylünün yanına gelir. Selam ve hal hatırdan sonra, laf cambazı olan hırsızlardan biri çiftçiyi öyle bir lafa tutar ki çiftçi tarlada olduğunu bile unutur.
Sözün büyüsüne kapılmış çiftçi gözünün önündeki öküzleri göremez olmuştur.
Çiftçinin hipnozlandığını gören diğer hırsız hemen üç beş metre ötedeki öküzlerden birini boyunduruktan çıkarır ve öküzle yakındaki tepeyi aşar. Öküzü bir ağaca bağlayıp döner.
Döner ki halâ arkadaşı, çiftçiye hararetle ve kahkahalarla bir şeyler anlatıyor.
Bir müddet sonra hırsız öküzlere bakarak ‘’ şaştım şaştım’’ diye bağırır. Çiftçi hayırdır neye şaştın, der. Hırsız, yahu bir öküzle nasıl çift sürdüğünüze şaştım.
Çiftçi bakar ki öküzün biri yok. O da gözünün önündeki öküzün nasıl kaybolduğuna hayret eder ve ben de şaştım, der.
Sözün büyüsü çiftçinin gözünü kör etmiş, çiftçi hipnozlanmıştır. İşte buna hitabetin ihaneti denir.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Bugün, ülkemde neler oluyor; göz göre göre hangi kılıflarla, hangi algı yönetimleri ile neler kaçırılıyor ? Hitabetin büyüsü nelerin önünü kapatıyor?
Ülkemde yaşanan krizlerin, olayların çoğu yapay.
Ne acı ki bu sorular en az iki yüz yıldır gündemimizde.