İklim Kanunu Meclis’ten Geçti, Eleştiriler Çığ Gibi: Doğa ve İnsan Geri Planda Kaldı

Yaşam (Web Sitesi) - Web Sitesi | 06.07.2025 - 14:49, Güncelleme: 06.07.2025 - 14:55
 

İklim Kanunu Meclis’ten Geçti, Eleştiriler Çığ Gibi: Doğa ve İnsan Geri Planda Kaldı

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen ve Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu” olma niteliğini taşıyan düzenleme, iklim krizine karşı toplumu ve doğayı öncelemesi beklenirken, esasen emisyon ticaretini yasal zemine oturtmasıyla eleştirilerin odağı oldu. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Bu haliyle kanun, iklim krizine karşı etkin bir mücadele değil; ticari bir sistem öneriyor. Kaybeden doğa ve insan oldu” açıklamasında bulundu.

EMİSYON TİCARETİ ÖN PLANDA, DOĞA VE İNSAN GERİDE KATILIMCI SÜREÇ VAADİ YERİNE GETİRİLMEDİ Şubat ayında komisyon aşamasından geçen tasarı, Nisan 2025’te geri çekilerek daha katılımcı bir süreç vaadiyle yeniden düzenleneceği duyurulmuştu. Ancak haziran ayında doğrudan TBMM Genel Kurulu’na sunulan tasarı, ne sivil toplum kuruluşları ne de bilim insanlarının katkısıyla şekillendi. Katılımcılığın sağlanmadığı yasa, toplumun tüm kesimlerini etkileyen bir konuda demokratik meşruiyet tartışmalarını da beraberinde getirdi. TEMİZ HAVA METALAŞTI, TOPLUMSAL ADALET GERİDE KALDI 2-3 Temmuz tarihlerinde Genel Kurul’da görüşülerek kabul edilen kanun, sera gazı azaltımı ve iklim uyumu gibi hayati başlıklardan çok, Emisyon Ticaret Sistemi’ne (ETS) odaklanıyor. ETS ile şirketlere yeni ekonomik alanlar açılırken, sosyal adalet ve çevre hakkı gibi toplumsal değerler geri plana itiliyor. “BİR İKLİM KANUNU DEĞİL, EMİSYON TİCARETİ KANUNU” Deniz Ataç, yasa için “Bu bir İklim Kanunu değil, Emisyon Ticareti Sistemi Kanunu’dur” diyerek, bilim temelli ve bütüncül bir çözüm haritası yerine ekonomik önceliklerin öne çıkarıldığını vurguladı. Ataç, “2053 net sıfır hedefi dahi bağlayıcı değil, Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefinden hiç söz edilmiyor” diye konuştu. FOSİL YAKITLARA VEDA YOK, ADİL GEÇİŞ UNUTULDU Yasada en dikkat çeken eksikliklerden biri ise fosil yakıtlardan çıkışa dair net bir politika ve yol haritasının bulunmaması. Buna ek olarak, kadınlar, çocuklar, çiftçiler ve yoksullar gibi kırılgan grupların iklim krizinden en çok etkilenen kesimler olduğu gerçeği göz ardı edildi. Adil geçiş kavramına yalnızca ETS gelirlerinin yüzde 10’u ayrılırken, bu oran bile yasanın sermaye odaklı yapısını gözler önüne serdi. DENETİM MEKANİZMASI YOK, SORUMLULUK BELİRSİZ Kanun çerçevesinde tüm uygulamaları izleyecek bağımsız bir denetim kuruluşunun bulunmaması, sürecin şeffaflığına ilişkin soru işaretlerini artırıyor. Ataç, bu durumun iklim politikasının etkisiz kalmasına ve sorumlulukların net şekilde belirlenememesine neden olacağını ifade etti. TEMA: “BEKLENTİMİZ, ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN DÖNMESİ” TEMA Vakfı adına açıklamada bulunan Ataç, “Bu yasa doğayı ve insanı korumuyor. Katılımcı değil, bilimsel temele dayanmıyor. Bu haliyle Türkiye’nin iklimle mücadelede geri kalmasına yol açar. Umudumuz, bu eksik düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nden dönmesidir” ifadelerini kullandı. SONUÇ: BİR FIRSAT DAHA KAÇIRILDI Türkiye’nin iklim yasası, küresel krizle mücadelede önemli bir adım olabilirdi. Ancak mevcut haliyle, ne fosil yakıtlardan çıkışı düzenliyor ne de toplumun kırılgan kesimlerini gözetiyor. Bilimsel veriler yerine ekonomik çıkarları önceleyen bu düzenleme, iklim adaleti yolunda atılmış bir adım değil, kaçırılmış bir fırsat olarak tarihe geçebilir.  
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen ve Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu” olma niteliğini taşıyan düzenleme, iklim krizine karşı toplumu ve doğayı öncelemesi beklenirken, esasen emisyon ticaretini yasal zemine oturtmasıyla eleştirilerin odağı oldu. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Bu haliyle kanun, iklim krizine karşı etkin bir mücadele değil; ticari bir sistem öneriyor. Kaybeden doğa ve insan oldu” açıklamasında bulundu.

EMİSYON TİCARETİ ÖN PLANDA, DOĞA VE İNSAN GERİDE

KATILIMCI SÜREÇ VAADİ YERİNE GETİRİLMEDİ

Şubat ayında komisyon aşamasından geçen tasarı, Nisan 2025’te geri çekilerek daha katılımcı bir süreç vaadiyle yeniden düzenleneceği duyurulmuştu. Ancak haziran ayında doğrudan TBMM Genel Kurulu’na sunulan tasarı, ne sivil toplum kuruluşları ne de bilim insanlarının katkısıyla şekillendi. Katılımcılığın sağlanmadığı yasa, toplumun tüm kesimlerini etkileyen bir konuda demokratik meşruiyet tartışmalarını da beraberinde getirdi.

TEMİZ HAVA METALAŞTI, TOPLUMSAL ADALET GERİDE KALDI

2-3 Temmuz tarihlerinde Genel Kurul’da görüşülerek kabul edilen kanun, sera gazı azaltımı ve iklim uyumu gibi hayati başlıklardan çok, Emisyon Ticaret Sistemi’ne (ETS) odaklanıyor. ETS ile şirketlere yeni ekonomik alanlar açılırken, sosyal adalet ve çevre hakkı gibi toplumsal değerler geri plana itiliyor.

BİR İKLİM KANUNU DEĞİL, EMİSYON TİCARETİ KANUNU”

Deniz Ataç, yasa için “Bu bir İklim Kanunu değil, Emisyon Ticareti Sistemi Kanunu’dur” diyerek, bilim temelli ve bütüncül bir çözüm haritası yerine ekonomik önceliklerin öne çıkarıldığını vurguladı. Ataç, “2053 net sıfır hedefi dahi bağlayıcı değil, Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefinden hiç söz edilmiyor” diye konuştu.

FOSİL YAKITLARA VEDA YOK, ADİL GEÇİŞ UNUTULDU

Yasada en dikkat çeken eksikliklerden biri ise fosil yakıtlardan çıkışa dair net bir politika ve yol haritasının bulunmaması. Buna ek olarak, kadınlar, çocuklar, çiftçiler ve yoksullar gibi kırılgan grupların iklim krizinden en çok etkilenen kesimler olduğu gerçeği göz ardı edildi. Adil geçiş kavramına yalnızca ETS gelirlerinin yüzde 10’u ayrılırken, bu oran bile yasanın sermaye odaklı yapısını gözler önüne serdi.

DENETİM MEKANİZMASI YOK, SORUMLULUK BELİRSİZ

Kanun çerçevesinde tüm uygulamaları izleyecek bağımsız bir denetim kuruluşunun bulunmaması, sürecin şeffaflığına ilişkin soru işaretlerini artırıyor. Ataç, bu durumun iklim politikasının etkisiz kalmasına ve sorumlulukların net şekilde belirlenememesine neden olacağını ifade etti.

TEMA: “BEKLENTİMİZ, ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN DÖNMESİ”

TEMA Vakfı adına açıklamada bulunan Ataç, “Bu yasa doğayı ve insanı korumuyor. Katılımcı değil, bilimsel temele dayanmıyor. Bu haliyle Türkiye’nin iklimle mücadelede geri kalmasına yol açar. Umudumuz, bu eksik düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nden dönmesidir” ifadelerini kullandı.

SONUÇ: BİR FIRSAT DAHA KAÇIRILDI

Türkiye’nin iklim yasası, küresel krizle mücadelede önemli bir adım olabilirdi. Ancak mevcut haliyle, ne fosil yakıtlardan çıkışı düzenliyor ne de toplumun kırılgan kesimlerini gözetiyor. Bilimsel veriler yerine ekonomik çıkarları önceleyen bu düzenleme, iklim adaleti yolunda atılmış bir adım değil, kaçırılmış bir fırsat olarak tarihe geçebilir.

 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.