Hacı Ali GÜNEÇIKAN
Köşe Yazarı
Hacı Ali GÜNEÇIKAN
 

Manşeti Attık, Gerisi Yalan Olsun Mu?

Eskiden haberin peşine düşülürdü, şimdi “tıklamanın” peşine düşülüyor. Bir zamanlar gazetecilik; sahada ter dökmek, doğruyu aramak ve toplumu bilgilendirmekti. Şimdi ise ekranın başında bir kelime oyunu bulmak, “yok artık!” dedirtmek, “şok şok şok!” başlıklarıyla okurun merakını gasp etmek mesleğin yeni tanımı oldu. Bilgiye değil, dikkatimize oynayan bir çağdayız. Ve bu çağda gazetecilik, belki de en büyük sınavını veriyor: Gerçek ile reyting arasında sıkışmak. Tık için mi, Hakikat için mi? Artık başlıklar içeriği taşımıyor, süsleyip pazarlıyor. “Sizi şaşırtacak detay!”, “Bakın kim çıktı?”, “O isim herkesin tanıdığı biriymiş!” gibi başlıklarla sunulan haberlerin içini açtığınızda, içeriğin başlıkla uzaktan yakından ilgisi olmadığını görmek şaşırtmıyor kimseyi. Çünkü hedef artık habercilik değil, “tıklanma”. Ama burada unuttuğumuz bir şey var: Tıklanmakla güven kazanılmaz. Okur bir kez kandırılınca, bir daha uğramaz. Haberci bir kez itibarını yitirirse, yazdığı her şey “reklam kokan hareketler” olarak görülür. Dijital çağda dürüstlük mümkün mü? Elbette. Teknoloji ilerledikçe, gazetecilik de imkânlarını artırdı. Artık her vatandaş potansiyel bir habercidir. Ancak bu demokratikleşme, beraberinde bir kirlilik de getirdi. Yalan bilgi, montaj video, manipüle edilmiş görseller… Velhasıl hakikatle kurgu arasındaki çizgi bulanıklaştı. İşte tam da bu yüzden, gazetecinin elindeki en güçlü silah hâlâ dürüstlük. Haberi giydirmek değil, çıplak bırakmamak gerek..İyi bir gazeteci, haberi makyajlamaz. Haber zaten etkiliyse, başlığa numara gerekmez. Haberi çarpıtarak değil, açıklayarak sunmak; okuru kandırarak değil, saygı duyarak yazmak gerekir. Çünkü bir toplumun bilgiyle kurduğu ilişki, o toplumun akıbetini belirler. Tıklama uğruna yalanı meşrulaştırmak, gelecekte kimsenin kimseye inanmadığı bir ülkeye dönüşmektir. Güvensiz haberin maliyeti, sadece itibar kaybı değil..Bugün sosyal medyada hızla yayılan kimi içerikler, sadece haber değil, doğrudan itibar suikastıdır. Başarılı bir bürokratı, kurumun en verimli daire başkanını “kim döneminde gelmişti?” diyerek itibarsızlaştırmaya çalışanlar; bir belediye başkanının biriyle yaşadığı anlaşmazlığı alay konusu yapanlar; selamı, tebessümü bile kurguya çevirip algı üretenler… işte bu haberler, basını değil bozulmayı büyütür. Algı ile hakikati karıştıran bu anlayış, haberin özünü değil dedikodunun gölgesini yazar. Oysa gazetecilik, kişisel hesapların değil; kamusal sorumluluğun sesidir. Kimin gideceğini, kimin kalacağını dedikodu değil; milletin vicdanı belirler. ⸻ Fıkra: “Duydun mu?” Bir gün Temel, köy kahvesinde otururken Dursun yanına yanaşır: — Ula Temel, duydun mi? Muhtarın oğlunu görevden almışlar! Temel kaşlarını kaldırır: — Ne diyisun ya! Niye? Dursun: — He valla, geçen akşam biri yazmış, “Oğlan zaten torpille gelmişti, başkanla da arası açılmış” demişler! Temel bir yudum çay alır, sonra başını sallar: — Ula Dursun, sen o yazan adamı tanir misun? — Yok. — Oğlanı tanir misun? — Onu da tanimam. — E muhtari tanir misun? — Hiç tanimam ama konuşuluy! Temel, kaşığı tabağa bırakır: — E Dursun, sen bu haberi okuya okuya cahilliği bile çarpan etkisiyle yayıyorsun. En son kendini de görevden aldıracaksun, haberin yok! ⸻ Bu konuda son söz elbette olamaz ama yazıya son noktada niyet..Her tıklamanın bir maliyeti vardır. Okur güvenini kaybeder, gazeteci kimliğini kaybeder, toplum ise gerçeğe olan inancını yitirir. Ve unutulmamalıdır ki; “Gerçeği öldürüp manşete taşıyanlar, gazeteci değil cellattır.”
Ekleme Tarihi: 12 June 2025 - Thursday
Hacı Ali GÜNEÇIKAN

Manşeti Attık, Gerisi Yalan Olsun Mu?

Eskiden haberin peşine düşülürdü, şimdi “tıklamanın” peşine düşülüyor.

Bir zamanlar gazetecilik; sahada ter dökmek, doğruyu aramak ve toplumu bilgilendirmekti. Şimdi ise ekranın başında bir kelime oyunu bulmak, “yok artık!” dedirtmek, “şok şok şok!” başlıklarıyla okurun merakını gasp etmek mesleğin yeni tanımı oldu. Bilgiye değil, dikkatimize oynayan bir çağdayız. Ve bu çağda gazetecilik, belki de en büyük sınavını veriyor: Gerçek ile reyting arasında sıkışmak.

Tık için mi, Hakikat için mi? Artık başlıklar içeriği taşımıyor, süsleyip pazarlıyor. “Sizi şaşırtacak detay!”, “Bakın kim çıktı?”, “O isim herkesin tanıdığı biriymiş!” gibi başlıklarla sunulan haberlerin içini açtığınızda, içeriğin başlıkla uzaktan yakından ilgisi olmadığını görmek şaşırtmıyor kimseyi. Çünkü hedef artık habercilik değil, “tıklanma”.

Ama burada unuttuğumuz bir şey var: Tıklanmakla güven kazanılmaz. Okur bir kez kandırılınca, bir daha uğramaz. Haberci bir kez itibarını yitirirse, yazdığı her şey “reklam kokan hareketler” olarak görülür.

Dijital çağda dürüstlük mümkün mü? Elbette. Teknoloji ilerledikçe, gazetecilik de imkânlarını artırdı. Artık her vatandaş potansiyel bir habercidir. Ancak bu demokratikleşme, beraberinde bir kirlilik de getirdi. Yalan bilgi, montaj video, manipüle edilmiş görseller… Velhasıl hakikatle kurgu arasındaki çizgi bulanıklaştı. İşte tam da bu yüzden, gazetecinin elindeki en güçlü silah hâlâ dürüstlük.

Haberi giydirmek değil, çıplak bırakmamak gerek..İyi bir gazeteci, haberi makyajlamaz. Haber zaten etkiliyse, başlığa numara gerekmez. Haberi çarpıtarak değil, açıklayarak sunmak; okuru kandırarak değil, saygı duyarak yazmak gerekir. Çünkü bir toplumun bilgiyle kurduğu ilişki, o toplumun akıbetini belirler. Tıklama uğruna yalanı meşrulaştırmak, gelecekte kimsenin kimseye inanmadığı bir ülkeye dönüşmektir.

Güvensiz haberin maliyeti, sadece itibar kaybı değil..Bugün sosyal medyada hızla yayılan kimi içerikler, sadece haber değil, doğrudan itibar suikastıdır. Başarılı bir bürokratı, kurumun en verimli daire başkanını “kim döneminde gelmişti?” diyerek itibarsızlaştırmaya çalışanlar; bir belediye başkanının biriyle yaşadığı anlaşmazlığı alay konusu yapanlar; selamı, tebessümü bile kurguya çevirip algı üretenler… işte bu haberler, basını değil bozulmayı büyütür.

Algı ile hakikati karıştıran bu anlayış, haberin özünü değil dedikodunun gölgesini yazar. Oysa gazetecilik, kişisel hesapların değil; kamusal sorumluluğun sesidir.
Kimin gideceğini, kimin kalacağını dedikodu değil; milletin vicdanı belirler.

Fıkra: “Duydun mu?”

Bir gün Temel, köy kahvesinde otururken Dursun yanına yanaşır:

— Ula Temel, duydun mi? Muhtarın oğlunu görevden almışlar!

Temel kaşlarını kaldırır:

— Ne diyisun ya! Niye?

Dursun:
— He valla, geçen akşam biri yazmış, “Oğlan zaten torpille gelmişti, başkanla da arası açılmış” demişler!

Temel bir yudum çay alır, sonra başını sallar:

— Ula Dursun, sen o yazan adamı tanir misun?

— Yok.

— Oğlanı tanir misun?

— Onu da tanimam.

— E muhtari tanir misun?

— Hiç tanimam ama konuşuluy!

Temel, kaşığı tabağa bırakır:

— E Dursun, sen bu haberi okuya okuya cahilliği bile çarpan etkisiyle yayıyorsun. En son kendini de görevden aldıracaksun, haberin yok!

Bu konuda son söz elbette olamaz ama yazıya son noktada niyet..Her tıklamanın bir maliyeti vardır.
Okur güvenini kaybeder, gazeteci kimliğini kaybeder, toplum ise gerçeğe olan inancını yitirir.
Ve unutulmamalıdır ki;

“Gerçeği öldürüp manşete taşıyanlar, gazeteci değil cellattır.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet Kuzhan
(12.06.2025 15:22 - #233)
Kötülüğün itibar gördüğü yerden iyilik hicret eder derler ya. İşte o asırdayız. Kalemine yüreğine sağlık Hacı Ali bey.
Hacı Ali Çok teşekkür ederim kıymetli müdürüm…
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
M.KİŞİFLİ
(12.06.2025 16:20 - #236)
Kalemine sağlık, birazda mu mesleği gazeteci arkadaşlar itibarsızlaştırıyor.
Hacı Ali Maalesef, müdürüm çok teşekkür ederim çok sağ olun
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.