Murat PADAK
Köşe Yazarı
Murat PADAK
 

Karanlıktan Aydınlığa: Yunus’un İzinde

Bazen bir hata yaparsın. Kim olursan ol yine de hata yaparsın. Yanlış bir karar verirsin ve verdiğin kararın ceremesini çekersin. Kalman gereken yerde kalmaz, çeker gidersin. Sormazsın, danışmazsın, istişare etmezsin. Yanlış olduğunu sonradan anlayacağın bir şeyi kesin bir doğru gibi yaparsın. Sonra bir gemiye binersin. Yeni bir işe, yeni bir şehre ve yeni bir okyanusa açılırsın. Kurtuldum dersin. Geride kalanların vay haline dersin. Ama kendi haline ağlayacağını bilmezsin. Gemidekiler senin kıymetini bilmez, yeni iş yerindeki arkadaşların sana değer vermez, yeni binadaki komşular kadir kıymet bilmez, yeni ailen sana sahip çıkmaz ve sen fırtınalı bir gecede sokağa atılırsın. İşten atılırsın, gemiden ve evden atılırsın. Yeni eşin seni ilk rüzgarda kapı dışarı eder. Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olursun. Gözünü açtığında karanlıkların içindesin. Yapayalnızsın. Karanlık karanlığı yutmuş. Çığlık duyulmuyor, herkes çekip gidiyor ve sen kendinle kalmışsın. Kimse yok artık. Gidecek kara parçası kalmaz, girecek ev kalmaz, binecek araba kalmaz, yüzüne bakıp neşe alacağın bir eşin olmaz. Karanlığın karanlığa rahmet okuduğu yerdesin artık. Yaptıklarının sonucudur bu. Ama sen doğru bildiğini yaptın. Yanlıştı ama yanlış olduğunu anladığında karanlık bir sokakta yapayalnız kalmıştın artık. Kendini kınarsın. Telafisi olmayan bir kınama. Zaman geriye sarmıyor ki sarılasın yüzüstü bıraktığın dostlarına, ailene, eşine, çocuklarına... Sonra Allah seni hiç kimsenin görmediği yerde de görür, hiç kimsenin duymadığı yerde de duyar ve seni bağışlar. Seni karanlıklardan kurtarır. Geceden gündüze kavuşturur. Yalnızlığın biter. Sesin duyulmuş, gözyaşların yerine ulaşmış. Ve sen yeniden bir evdesin, bir iştesin, bir kara parçasındasın. Fırtına dinmiş ve sen esenlikle esen rüzgârın sesini dinliyorsun. Hastasın, Allah seni iyileştirecek. Yorgunsun, Allah seni güçlendirecek. Açsın, Allah seni doyuracak. Çıplaksın, Allah seni giydirecek. Çünkü sen yaptıklarının bedelini ödedin. Suçu Allah'a atmadın. Kendini kınadın. Kendi kararlarını sorguladın. Eğer geçmişten ders aldıysan Allah seni daha önceki işinden daha iyi bir işle ödüllendirecek. Daha önceki mesai arkadaşlarından daha iyileriyle karşılaştıracak. Kaybettiklerinin yerine daha iyisini ve kalitelisini verecek. Sen binler kaybedersin ama Allah sana yüz binler verecek... Bu yazı Saffat sûresi 139-148'inci ayetlerden ilham alınarak yazılmıştır. Hiç şüphesiz ki Yunus da resullerden biridir. O, ağzına kadar dolu bir gemiye binip kaçmıştı. Gemiden kimin atılacağına dair çekilen kuraya katıldı ve kurada kaybedenlerden oldu. Gemiden denize atlar atlamaz bir balina onu yuttu. Yunus o an kendisini kınıyordu. Yunus eğer Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı herkesin yeniden dirileceği güne kadar onun midesinde kalırdı. Sonra biz onu ıssız bir sahile attık. O hasta düşmüştü. İyileşmesi ve üzerini örtmesi için onun yanında kabak bitkisinden çıkardık. Sonra onu nüfusu yüz binin üzerinde olan bir şehre resul olarak gönderdik. Onlar iman ettiler. Biz de bir süreliğine daha onları dünya nimetleriyle yararlandırdık. Saffat sûresi 139-148
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2025 -Cuma
Murat PADAK

Karanlıktan Aydınlığa: Yunus’un İzinde

Bazen bir hata yaparsın. Kim olursan ol yine de hata yaparsın. Yanlış bir karar verirsin ve verdiğin kararın ceremesini çekersin. Kalman gereken yerde kalmaz, çeker gidersin. Sormazsın, danışmazsın, istişare etmezsin. Yanlış olduğunu sonradan anlayacağın bir şeyi kesin bir doğru gibi yaparsın.

Sonra bir gemiye binersin. Yeni bir işe, yeni bir şehre ve yeni bir okyanusa açılırsın. Kurtuldum dersin. Geride kalanların vay haline dersin. Ama kendi haline ağlayacağını bilmezsin. Gemidekiler senin kıymetini bilmez, yeni iş yerindeki arkadaşların sana değer vermez, yeni binadaki komşular kadir kıymet bilmez, yeni ailen sana sahip çıkmaz ve sen fırtınalı bir gecede sokağa atılırsın. İşten atılırsın, gemiden ve evden atılırsın. Yeni eşin seni ilk rüzgarda kapı dışarı eder. Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olursun.

Gözünü açtığında karanlıkların içindesin. Yapayalnızsın. Karanlık karanlığı yutmuş. Çığlık duyulmuyor, herkes çekip gidiyor ve sen kendinle kalmışsın. Kimse yok artık. Gidecek kara parçası kalmaz, girecek ev kalmaz, binecek araba kalmaz, yüzüne bakıp neşe alacağın bir eşin olmaz. Karanlığın karanlığa rahmet okuduğu yerdesin artık. Yaptıklarının sonucudur bu. Ama sen doğru bildiğini yaptın. Yanlıştı ama yanlış olduğunu anladığında karanlık bir sokakta yapayalnız kalmıştın artık.

Kendini kınarsın. Telafisi olmayan bir kınama. Zaman geriye sarmıyor ki sarılasın yüzüstü bıraktığın dostlarına, ailene, eşine, çocuklarına...

Sonra Allah seni hiç kimsenin görmediği yerde de görür, hiç kimsenin duymadığı yerde de duyar ve seni bağışlar. Seni karanlıklardan kurtarır. Geceden gündüze kavuşturur. Yalnızlığın biter. Sesin duyulmuş, gözyaşların yerine ulaşmış. Ve sen yeniden bir evdesin, bir iştesin, bir kara parçasındasın. Fırtına dinmiş ve sen esenlikle esen rüzgârın sesini dinliyorsun.

Hastasın, Allah seni iyileştirecek. Yorgunsun, Allah seni güçlendirecek. Açsın, Allah seni doyuracak. Çıplaksın, Allah seni giydirecek. Çünkü sen yaptıklarının bedelini ödedin. Suçu Allah'a atmadın. Kendini kınadın. Kendi kararlarını sorguladın.

Eğer geçmişten ders aldıysan Allah seni daha önceki işinden daha iyi bir işle ödüllendirecek. Daha önceki mesai arkadaşlarından daha iyileriyle karşılaştıracak. Kaybettiklerinin yerine daha iyisini ve kalitelisini verecek.

Sen binler kaybedersin ama Allah sana yüz binler verecek...

Bu yazı Saffat sûresi 139-148'inci ayetlerden ilham alınarak yazılmıştır.

Hiç şüphesiz ki Yunus da resullerden biridir. O, ağzına kadar dolu bir gemiye binip kaçmıştı. Gemiden kimin atılacağına dair çekilen kuraya katıldı ve kurada kaybedenlerden oldu. Gemiden denize atlar atlamaz bir balina onu yuttu. Yunus o an kendisini kınıyordu.

Yunus eğer Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı herkesin yeniden dirileceği güne kadar onun midesinde kalırdı.

Sonra biz onu ıssız bir sahile attık. O hasta düşmüştü. İyileşmesi ve üzerini örtmesi için onun yanında kabak bitkisinden çıkardık.

Sonra onu nüfusu yüz binin üzerinde olan bir şehre resul olarak gönderdik. Onlar iman ettiler. Biz de bir süreliğine daha onları dünya nimetleriyle yararlandırdık.

Saffat sûresi 139-148

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.